29 Aralık 2009 Salı

Gittik, gördük ve beğendik; www.pazarilla.com...


 www.pazarilla.com, Aytaç ZEREN’in pazarlama-iletişim-inovasyon üzerine bilgi, deneyim ve gözlemlerini kurgusal bir mantıkla takipçilerine sunduğu güncel bir site… Daha çok yeni bir oluşum olması da dikkati çeken bir diğer nokta.


Site genel yapısı ile oldukça sade, gözü yormayan ve minimal bir görünüme sahip. İnsan, site de dolaşırken huzura eş değer bir hissiyata kapılıyor; tabir-i caizse...

Halk kütüphanesinde ki ansiklopedilerin bulunduğu raflar gibi dizi dizi; düzenli…

İçerik olaraksa; ziyadesiyle güncel ve ilgi çekici konulara değinilmiş. Bu bence artı bir puan... Hemen hemen hepimizin günlük hayatta mutlaka denk geldiği soru işaretlerinin, cevaplarını bulabileceğiniz bir adres.

Aytaç ZEREN’in kendi deyimiyle bu bir blog projesi.
…Ve ekliyor;

Birincil hedefim, bilgi birikimimi ve zaman içinde oluşan bilgilerimi, özgün ve yalın bir anlatımla insanlarla paylaşmaktır. İçerik özgünlüğüne ve kaynak göstermeye büyük önem veriyorum.

İkincil hedefim, gelecekte ilgili konularda uzman veya bu konularda çalışan insanlardan kurulu bir özgür yazarlar topluluğu oluşturmaktır.

Şimdilik kişisel bir blog projesi olan www.pazarilla.com'a gelecekte yazarlar kabul etmeyi düşünüyorum. Ortaya bir iddia ile çıkmak için de, ortaya birşey koymak gerektiği bilinciyle, ilk içeriği oluşturuyorum. Gelecekteki ütopyam ise, pazarilla.com'un sektörde söz sahibi, özgür yazarlar topluluğu haline dönüşmesi ve bir sonaki aşamada ise globalleşmesidir.

Kendine belirlediği bu süreç planında onunla beraber sorumlulukları üstlenebilecek ekip arkadaşlarına da kapılarını sonuna kadar açıyor. Bu konuda ki her türlü paylaşım onun için dikkate değer…

Sizde Aytaç ZEREN’e ve ideallerine gözucuyla da olsa tanıklık etmek isterseniz işte size bir fırsat! www.pazarilla.com sizi bekliyor…


Selam ve sevgilerimle…
Methods

27 Aralık 2009 Pazar

Coca COLA'nın geçmişine yolculuk!







Bu gün dünya da olduğu gibi Türkiye’de de oldukça fazla tüketilen ve hatta kimilerini kendine bağımlı yapan bir içeceğin, yani Coca Cola hakkında birkaç kelam etmeye karar verdim. Tabi ki bu durduk yere bünyemde beliren bir his değildi. Nette dolaşırken rastladığım ilginç bir blogun sayesinde oldu.

İçinde ne olduğunu bilmeyerek içilen tek içecek sanırım  bu! Bununla ilgili herkesin dilinde dolaşan formül mevzuları, bu formülü dünya da sadece iki kişinin bilmesi; bıdı bıdı… İçinde ne var bilmiyorum ama çok lezzetli bir şey olduğu kesin!

Ciddi bir bütçeye sahip olan Coca Cola, tanıtım için büyük harcamalar yapmaktan da kaçınmıyor. Coca Cola reklamlarını izlemek ayrı bir keyiftir. Hele o cam şişelerin kapaklarını “pıstt” diye açışları yokmu; insanın hemen boğazını bir yudum cola ile aside boğası geliyor.




Coca Cola’ya ait geçmişte yapılmış reklam afişlerini veya reklam filmlerini merak ediyorsanız, http://cocacolaoldads.blogspot.com adresi size çok zengin bir içerik sunuyor.

Coca Cola’ya ait merak ettikleriniz için bu adresi en kısa zamanda ziyaret etmelisiniz.

Selam ve sevgilerimle...
Methods

24 Aralık 2009 Perşembe

Seyrekzamanlar'da!


“Dilerim hepiniz kahvaltıda şampanya içersiniz!” gibi bir temenninin mucidi, hafif melankolik, az-biraz vurdumduymaz, bir tatlı kaşığı kadar da mutsuz…

Yani nam-ı diyar; Seyrekzamanlar…

Kimi yazılarında; metinlerini oluşturan her bir satırı, farklı renklerle allayıp pullayıp bir karmaşaya çevirse de yazdıklarını okumak oldukça keyif verici…

Genel anlamda tam bir günlük niteliği taşıyan bu blog, hayata dair ne varsa Seyrekzamanlar’ın gözünden yorumlanıyor, eleştiriliyor ve ziyaretçilerin önüne tüm yalınlığı ile sunuluyor.

Kendine has muzip üslubuyla yaptığı yorumları okurken, farkında olmadan yüzünüzde tuhaf bir gülümsemenin belirdiğine tanık olacaksınız. Zaman zaman yazdıklarına anlam veremeyecek, kimi zamanlarda da helal olsun demekten kendinizi alamayacaksınız. Çünkü o, içinden geçeni, aklında soru işareti bırakanı, yaşananları/yaşanacakları olduğu gibi anlatacak kadar doğal ve imtiyazsız.  Süslü kelimelerin ve birbirinin peşi sıra su gibi akan cümlelerin yeteri kadar açık ve doğru olduğuna inanmayanlardan…

Okudukça sizde anlayacak ve hayata, onun gözünden baktıkça daha da bir keyifleneceksiniz.

Bu keyfe tanık olmak için en kısa zamanda Seyrekzamanlar blogunu ziyaret etmelisiniz.

Selam ve sevgilerimle…

Methods

23 Aralık 2009 Çarşamba

Made by Özlem AKIN...





Kendini sanatsal mücadeleye adamış, 23 yaşında ve hayatı öylesine yaşamak yerine üreterek, dolu dolu yaşamayı tercih etmiş bir kişinin varlığından haberdar olarak keyfinize keyif katabilirsiniz.




Yaptıkları görülmeye, kendisi ise takdir edilmeye değer… Sitesini ziyaret ettiğinizde yüzünüzde oluşacak tebessümün garantisini şimdiden verebilirim. Ayrıca bunlara bakmakla yetinmeyip aynı zamanda sahibi de olabilirsiniz. Hatta kendinizi ufacık boyutlarda görebilme lüksünü de size sunuyor… Sevdiklerinizi muhteşem bir süprizle şaşırtmak isterseniz, Özlem AKIN size bu konuda eminim yardımcı olacaktır. 

Çalışmalarını Pasajdan ve Etsy’den satışa sunuyor… 



Dünyada, kukla konusunda önemli bir yere sahip olan ülkelerin başında gelen Çek Cumhuriyeti’nde yaşayan  Özlem AKIN’ın kendi anlatımıyla, yaptığı çalışmalardan size birkaç örnek sunalım ki diğer çalışmalarını görmek için merak duygusunu bünyenize yapıştırıp düşün internet sayfalarının adres satırlarına…


Özlem AKIN'ın Kuklalarından...


Özlem AKIN: Bu çiftimiz de yine tel iskeletler ve polimer kil (farketmeyenler ya da tam tersine farkedenler icin gelsin bu parantez içi açiklaması da; modurit yerine polimer kil diyorum artik. baska seyler olduklarindan degil yani, ha modurit ha polimer kil. hatta evvelce mass dedigim sey de bu modurit'in [nam-i diger polimer kil] ta kendisi. neyse) marifetiyle yapıldılar. Dirsek, omuz bel, kalca ve diz eklemlerinden hareket edebiliyor (beyefendinin ayak bilekleri de hareket kapasitesi dahilinde), kendi ayakları üzerinde durabiliyorlar. 20 cm civarındalar aynı zamanda..



Kuklaları yapılan çift...




 


Bana sorarsanız merakınıza yenilin ve bir an önce http://madebyozlemakin.blogspot.com/ adresini vakit kaybetmeden ziyaret edin...

Selam ve sevgilerimle...
Methods









Muge CERMAN'a Dair...



Uzun zamandır takibini sürdürdüğüm, devamında oldukça keyif aldığım ve ardından bununla yetinmeyip yeni paylaşımlarını da merakla beklediğim bir isim; Müge CERMAN…

Bu isim, eğer daha önce duymadıysanız bugün varlığından haberdar olacağınız kişiye aittir.

http://www.mugecerman.com”da ona ait önemli olan ne varsa hepsi bir başlık altında sıralanmakta. Kısacası; yaşanmış onca yıl ve biriktirilmiş sayısız tecrübe…

Müge CERMAN, kendini şöyle tanımlıyor;

1956 İstanbul doğumlu; Bütünleşik Pazarlama İletişimi’ne gönül vermiş, yaşadıklarını, öğrendiklerini, sevdiklerini, sevmediklerini paylaşmayı görev edinmiş, teknolojiye ve yeniliğe hayran, bir başak burcu kadınıyım.

Ve devamında kendine yakıştırdığı lakap ile yüzlerde küçük bir tebessümün oluşmasını da sağlıyor; TeknoTeyze…



Hayata ve hayatın getirdiklerine farklı bir bakış açısı ile tanık olmak istiyorsanız, sıra dışı özel bir alternatif “http://www.mugecerman.com”da sizi bekliyor…

Selam ve sevgilerimle…
Methods

20 Aralık 2009 Pazar

Sesiber'in sesini daha duymadınız mı?


Yaratıcılığı kişiliği ile tasarım kavramına yepyeni bir dünyadan merhaba diyen birinin varlığından haberdar etmek istiyorum sizi…



Yaptıkları ile hemen hemen herkesin beğenisini kazanan Sesiber, yılların suskunluğunu estetik kaygıları ile şekillendirerek; el sanatlarının yer aldığı bloglar arasında kendinden fazlasıyla söz ettirmeye başlayanlar arasında.

Otuzlu yaşların üretme çağı olduğu tezini kanıtlarcasına, blogunda paylaştığı her üretisi, gerçekten dikkate değer. Özellikle keçe uygulamalarındaki tecrübesi ve başarısı, destek aldığı girişimci ruhu ile sürekli yenilenen tasarımlarına  yol göstermekte… Sitesini ziyaret ettiğinizde karşınıza çıkacak olan boyunluk çalışmaları ise son zamanlarda imzasını attığı en yaratıcı işlerin başında geliyor.

Sakarya’nın yemyeşil doğasında kendini yoğun şehir hayatından uzak tutup, aynı zamanda blogu ile de tüm dünyaya sesini duyurmakta. Bununla birlikte;







Pasaj dan ve Etsy'den  ürettiklerini satışa sunan Sesiber, vereceğiniz siparişleri de zamanında adrese teslim etmeyi ilke edinenlerden…

Profiline girip hakkında ne yazmış diye bakma hevesine kapılırsanız eğer, karşınıza çıkacak ilk cümle şu olacaktır; “Kendi kendimi kategorize edemem, ne yazıp ne yazmayacağıma garanti de veremem.” Bu cümleden de anlaşılacağı gibi her an, her cevap gelebilir ondan. Esprili kişiliği ve mütevazi tavrı, emin olsun sizi de şaşırtacaktır.

Sesiber’i daha yakından tanımak ve yaptığı o muazzam eserlere  tanık olmak için bence hiç vakit kaybetmeyin, http://www.sesiber.com/ adresinden ona ulaşın ve aklınız varsa onu takibe alın!

Selam ve sevgilerimle…
Methods

Aytaç ile Lezzet Serüveni…




Hayat akıp gidiyor ve biz durmadan yaşlanıp duruyoruz… Bu süre zarfında çok şeyden ödün verip bir şekilde kendimizce hayatı daha yaşanılır yapma mücadelesi veriyoruz. Bu mücadelenin en önemli kısmını fiziksel ihtiyaçlarımız oluşturuyor. Varolmanın temelinde yer alan ilk basamak bu! Yani yaşamak için yemek yeme gibi de bir mecburiyetimiz var. Kimileri bunu keyifle yaparken, kimileri de sadece bir gereksinim olarak sıradanlaştırmakta.

Şöyle bir düşünüyorum da; bu işi yaparken zevk almayan kimse yoktur herhalde… Mesela; çikolatanın ağızda bıraktığı o muazzam tada hayır diyecek kimseyi daha tanımadım. Ya da kuru fasulyenin, bir baş soğanla kurduğu koalisyon sonucunda alamayacağı hiçbir seçimin olmaması…

Yemek yapmak, önemli bir kültür ve icraatı zor bir zanaattır aslında. Bu hayatı nasıl yaşadığınız, nasıl bir eğitim aldığınız ya da bu iş için illa deha olmanız çokta önemli değil… Bunu yapmaktan ne kadar keyif aldığınız her şeyden çok daha önemli.

İşte bunun en güzel örneği; http://www.aktifmutfak.com/ ‘da sizlere merhaba diyor.Yaşama farklı bir pencereden bakan, aldığı eğitimle(Kimya mühendisi ve Halkla İlişkiler Uzmanı) şekillendirdiği kişiliğini; yemek konusunda yıllar boyu edindiği tecrübeleri ile birleştirip bunu cömertçe paylaşan www.aktifmutfak.com ‘un mimarı Sevgili Aytaç… Verdiği özel tarifler ve yol gösterici öneriler ile içeriği zengin ve takip edilesi bir site yaratmış. Lezzet müptelası olanlar için vazgeçilmez bir adres olma niteliği taşıyan bu site, yemek yapmanın ne kadar da geniş bir kavram olduğunu ispatlıyor.


Aytaç’ın yemek ile ilgili en güzel söylemi; “Yemek, sevgi ister…Emek ister… Paylaşım ister…” Anlamını detayında saklayan bu üç cümle, Aytaç’ın bu işi ne kadarda benimsediğinin en büyük göstergesi.

Severek yapmadığınız bir iş, sizi sıkar. Emek vermediğiniz bir iş, sizi başarısızlığa götürür. En önemlisi de paylaşmadığınız her iş, sizin en büyük kayıbınızdır.

Biliyoruz ki; her evde bir tencere kaynıyor…

Bunu daha özel yapmanın en güzel ipuçları; http://www.aktifmutfak.com/ ‘da sizi bekliyor…

Selam ve Sevgilerimle...
Methods

16 Aralık 2009 Çarşamba

Nalan GÜLER ve Kaatı Sanatı...

Hayatımızdaki kimi aksaklıklar bazen yapmayı planladığımız bir çok işe taş koyuyor. Bulduğumuz ilk fırsatta ise bunu yerine getirerek hafiflemek, duyulan en büyük haz haline dönüşüyor… Ben de bu keyfi şu an itibariyle yaşamaya başlayanlardanım.

Lafı çok uzatmadan o anlamlı soruyu sormak istiyorum size “Kaatı Sanatını Duydunuz mu?”
 


14. yüzyıldan bu yana yapılan geleneksel tasvir ve süsleme sanatlarımızdan olan Kaatı Sanatı, kağıt oymacılığı olarak ta tanımlanıyor. Kaatı sanatı bir sabır işidir. Hünerli ellerden nasibini alırsa eğer adına yaraşır bir hale bürünür. Hele ebru sanatıyla da birleşti mi bakmaya doyamazsınız… Detayları ve nasıl icra edildiğine dair en teşekküllüsünden bir tavsiyem olacak size…


İlk adım olarak, bu yolda büyük emek veren ve yaptıkları ile duyarlılığını, kişiliğindeki zarafetini olduğu gibi eserlerine aktaran birinin varlığından haberdar olarak başlayabilirsiniz; “Nalan GÜLER ve Kaatı Sanatı”




Günümüzde ona sahiplenen kimsesi yok gibi görünse de, Kaatı Sanatının çok güçlü bir koruyucusu var. Ellerindeki hünerle kağıda hayat veren, onu iki boyutlu bir düzlemden çekip, üçüncü boyutun en anlamlı haline dönüştüren Nalan GÜLER’i, daha doğrusu Nalan Ustası var…


Peki Nalan GÜLER kimdir?

Bu sanat bir çok zümre tarafından öyle yada böyle bir şekilde yaşatılmaya çalışılıyor olsa da yapacağınız en basit arama moturu taramasında karşınıza ilk çıkacak isimdir Nalan GÜLER… En büyük mücadelesi Kaatı Sanatının varlığından birilerini haberdar etmektir. Karşılıksız-çıkarsız, bıkmadan-usanmadan anlatır durur onu! Aslında sadece onu tanımanız bile yeter; onun hayatındaki her şeyi sevmeye… Naif kişiliği, cömert duruşu ve nezaketi, size ona dair her şeyi sevdirir. Mesela onu tanıyanların bir Mahmut amcası vardır artık ve hepsi Ankara’yı hiç görmemiş olsa bile sever…
Yıllarca emek verdiği öğretmenlik mesleği onu daha da yüceltir. Kim bilir kaç nesil ona bugün ki varlığını borçlu? Sayısız… Güzel Türkiye’min her köşesinde izi var Nalan Öğretmenimin! Yetiştirdiği öğrencileri onu her daim var ediyor. Bir yakı gibi çoğaldıkça çoğalıyor varlığı. Öğretmenliği, kutsal yapanda bu değil mi?
Nalan GÜLER’i tanımak , yaptıklarına yakından tanık olmak istiyorsanız burayı ziyaret edebilirsiniz…
Bu arada unutmadan;



Muharrem Ayı dolayısıyle 17-28 Aralık 2009 tarihleri arasında DÜNYA EHL-İBEYT VAKFI Etkinlikleri kapsamında Alibeyköy Veysel Karani Caddesindeki Vakıf Genel Merkezinde Kaat'ı Sergisinde yer alıyor. O güzel yüreğiyle de herkesi sergisine davet ediyor. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın!

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More